8 ay önce
Haftalar sonra Beşiktaş’a karşı alınan galibiyet çok kıymetli. Daha önce son dakikada kaybeybedilen maçları ve puanları düşününce alınan bu galibiyetle birlikte ligin kaçıncı sırasında olurduk var siz hesaplayın.
Son dönemlerde bu ligin hakemleri ile ilgili verilen feryat figanlar bu başta doğruluğunu gösterdi. Semih’in eline çarpan topu görmemezden gelen o pozisyona penaltı çalmayan Hakem Arda Kardeşler acaba kimin kardeşliğini yapıyor. Daha sonra Beşiktaş lehine verdiği basit penaltı, sorduğum bu sorunun çok basit cevabı. Ancak daha önce yönettiği Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş maçlarında da benzer siyah ve karanlık kararları net bir şekilde görebilirsiniz. Bu lige yabancı hakemler hakikatten de lazımmış. Kim buna karşı çıkıyorsa bilin ki bu ligin katili o dur.
Gelelim eski ve yeni teknik adama ilk geldiğinde de özellikle oynattığı oyun tarzı nedeniyle teknik adamlığını ve ahlakını hiç beğenmediğim Marius Sumudica gelir gelmez baş tacı edilmiş sanki daha önce giderken söylediği sözleri ben söylemiştim. Bizim memleket çabuk unutuyor. Bir kaç maç üst üste kazanınca yine içindeki gerçek kişilik ortaya çıktı ve sözleşme uzatmayı istedi. Takım kendi olmasaymış 20 puan alamazmış. Yahu bu ligin en dibindeki takım İstanbulspor 13 Pendikspor 26 puan toplamış sen olmasaydın bu takım küme düşme kaygısı taşımayacaktı. Nedenine gelince kendisinden daha iyi bir teknik adam mutlaka bu takımın başına geçmiş olurdu. Ancak ne yazık ki ikinci bir Kızıl vakası yaşıyoruz. Kulüp Başkanı futbol camiasının içerisinden olmayınca takımı kendi iş yeri gibi yönetmeye kalkıyor. Nitekim Selçuk İnan’ın bu takımın başına getirilişi bunun en acık göstergesi.
Evet ilk maçında Beşiktaş’ı yendi bu kabul. Ama asıl mesele bundan sonraki maçlar. Selçuk İnan’ın teknik adamlık kariyerinde hangi başarıları var? Böylesi kritik bir konumda Teknik adamlığı dahi sorgulanan bir teknik direktöre umutları bağlamak ne kadar doğru? Selçuk İnan’ın kişiliğine laf söylemiyorum. Bizim takımda enteresan bir Galatasaray sevicliği var. Oradan ayrılan futbolculara veya emekli olup teknik adamlığa soyunanlara karşı kendi takımımıza emek vermişlere verilmeyen bir sevgi ve sempati var. Başarı için önce şehrinizi, sonra takımınızı ve o takıma emek verenleri sevmelisiniz. Basın toplantısında dahi Selçuk İnnan’ı ilk defa görmenin mutluluğunu yaşayan basın mensubu arkadaşlar vardı. Sebebi tabi ki GS seviciliğinden kaynaklı. Vah ki vah.
Selçuk hoca başarılıda olabilir. İnşallah öyle olur ve bu takım ligde kalır. Bu takımın ligden düşmesi demek şehrin ligden düşmesi demek. Bu konuyu halen bu idrak edemeyen büyük bir kesim var. Bu takım küme düşerse o sevdiğiniz Galatasaray, Fenerbahçe veya Beşiktaş’ı izleyemezsiniz demedi demeyin.