5 saat önce
Futbolun doğasında galibiyet de var, mağlubiyet de… Ama bir gerçek var ki, bazen skor tabelasından daha yüksek sesle konuşan şey, vefasızlıktır.
Selçuk İnan, geçtiğimiz yıl 8 Mart’ta Gaziantep Futbol Kulübü’nün başına geçtiğinde takım 28 puanla küme düşme hattındaydı. Kendisinden umulan, bu takımı hayatta tutmasıydı. O ise daha fazlasını yaptı. Ligin en kritik haftalarında takımı hem puan olarak hem de oyun olarak ayağa kaldırdı. İlk maçında Beşiktaş galibiyetiyle başlayan bu hikâye, sezon sonunf 6-7 hafta kala kümede kalmayı başaran bir takım portresiyle tamamlandı.
Bu sezon ise o kabusun yanına bile yaklaşmadı Gaziantep FK. İç sahada “Anadolu’nun lideri” oldu. Kulübün resmi hesabından paylaşılan bu övgü dolu cümlelerin üstünden daha üç hafta geçmişti ki, Alanyaspor karşılaşmasının ardından yükselen birkaç tribün sesine kulak verilip Selçuk İnan istifa etti. Ya da ettirildi mi?
Sormadan edemiyor insan: Neydi bu kadar acil olan? Daha 1,5 yıllık sözleşmenin bitimine haftalar kala, istikrarla, sabırla, destekle ilerleyebilecekken neden bu yol seçildi? Eğer tezahüratla teknik direktör göndermek yeni alışkanlığımız olacaksa, bu ülke futbolunun sonunu tribünler tayin etmeye başlar.
Selçuk İnan, bu ekonomik koşullarda, sınırlı kadro yapısıyla 42 puan topladı. Küme düşme hattının çok uzağında bir takım bıraktı arkasında. Evet, belki mükemmel değildi. Ama gerçekçi olalım: Bu kadroyla daha fazlası gerçekten mümkün müydü? Sumudica dönemini unutmadık. Ortada bir başarı varsa, o da Selçuk hocanın futbol aklı, duruşu ve mücadelesiyle geldi.
Bugün istifa ettirilen hocanın ardından “Hayırdır, bilmediğimiz bir şey mi var?” sorusu çok haklı bir sorudur. Çünkü Selçuk İnan’ın gönderilmesinin mantıklı bir açıklaması yok. Aklımıza gelen tek açıklama, yine futbolun kara sayfası, Hesaplar, planlar, iç dengeler…
Sonuç? Yine bir teknik adam harcandı. Ama bu kez kaybeden sadece Selçuk İnan değil. Gaziantep Futbol Kulübü de çok şey kaybetti. Belki de en çok, bir teknik direktöre güvenmeyi, sabretmeyi ve vefa göstermeyi kaybetti.
Kalansa sadece koca bir “yazık oldu” cümlesi…