1 saat önce
Hafta sonlarının en büyük keyiflerinden biri değil miydi futbol? Ailece ekran başına geçip heyecandan yerimizde duramazdık. Statlar dolup taşar, sokaklar forma renklerine boyanırdı. Oysa bugün geldiğimiz noktaya bir bakın… Futbolda keyif yerini kaygıya, adrenalin ise umutsuzluğa bırakmış durumda.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun başlattığı bahis odaklı girişimler sonrasında üst üste yaşanan gelişmeler, yıllardır üstüne örtülmeye çalışılan çürümüş yapıyı bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Tutuklanan futbolcular… İfadeye çağrılan oyuncular… Sorgulanan başkanlar, yöneticiler…
Her geçen gün yeni bir skandal, yeni bir çöküş hikâyesi.
Bu tabloyu görünce akla tek bir soru geliyor.. Türk futbolu nereye gidiyor?
Oyunun içinde futbol dışı her şey var artık. Şike iddiaları, bahis çeteleri, manipülasyonlar… Sportif ahlakın olmadığı yerde sportmence mücadele de olmuyor elbette. Taraftar neye inanacağını şaşırmış durumda. Sahada dökülen terin değil, masa başındaki hesapların kazandığı bir lig izliyoruz.
Bu böyle devam ederse kim inanacak bu oyuna?
Kim çocuğunu statlara götürmek isteyecek?
Kim milyonlarca insanın gönül verdiği bu sportif kültürün parça parça yok olmasına sessiz kalacak?
Futbol sadece futbol değildir; bir milletin coşkusu, birlik duygusu, ortak hayalleridir. Ama kirlenmiş bir oyunda kimse hayal kurmaz.
Ben söyleyeyim…
Bırakın insanlarımız tertemiz bir futbol izlesin.
Karar mercileri artık gereğini yapsın. Kökten bir temizlik şarttır, vicdanları rahatlatacak güçlü adımlar şarttır. Aksi hâlde bu gidişatın sonu boş tribünler, sönen heyecanlar ve kaybolan bir kültür olacaktır.
Bugün susanlar, yarın futbolun yok oluşunu seyretmek zorunda kalır.
Ben uyarımı yapayım…
Gerisi futbolu yönetenlerde.